İş Hayatında Yaş Sendromu: Pardon Yaş Kaç?
Birçok kişi kendi projelerini anlatmaktan önce, ideallerini ve hayallerini paylaşmakta bile tereddüt yaşıyor. Bu, İş Hayatında Yaş Sendromu:”Pardon Yaş Kaç?” sendromu adını verdiğim bir durum.
Bu durum nasıl mı başlıyor?
- Öncelikle daha 5-6 yaşlarında ailelerin ve çevrenin “daha çocuk ne bilsin” söylemleriyle yaşın küçükse önemsemiyorsun olgusu aşılanıyor.
- Sonra ilkokul ve lise dönemlerinde değerli hocaların “sen daha ne bileceksin. benim dediğim doğru!” dayatmaları ve merakla sorular soran öğrencileri geçiştirmeleri.
- Kaç yaşına gelirseniz gelin “büyükler ne derse o!‘ dayatmaları en temel nedenler arasında geliyor.
umarım sizler bu durumlarla daha önce hiç karşılaşmamışsınızdır.:) Ancak kimileri var ki bu dayatmalara kulak vermeyip çalışmalarına devam etmiş ve başarıya ulaşmış.
Sizlere 7 “genç girişimci’yi paylaşmak isterim:
1.Leanna Archer
Dokuz yaşındayken doğal saç bakımı işine girdi. Kendisi yeni ürünler geliştirirken, ağabeyleri ve ebeveynleri bu ürünleri online ve mağazalara giderek satıyorlardı. 2007 yılında Leanna 12 yaşına girdiğinde şirketinin sekiz çalışanı vardı ve yıllık karı altı rakamlıydı. Küçük girişimcinin bu başarısı halen sürüyor, Inc. Magazine kendisini 30 yaşın altındaki en iyi 30 girişimciden biri olarak gösterdi.
2.Elise McMillan & Evan McMillan
On yaşındaki Elise ve 13 yaşındaki Evan MacMillan kardeşler kendi çikolata şirketlerini kurdular. Çiftlik temalı çikolatalar üreten “Çikolata Çiftliği” şirketi o kadar başarılı oldu ki, iki kardeş 1991 yılında Ernst & Young tarafından yılın girişimcisi seçildi.
3.Richie Stachowski
11 yaşındayken ailesiyle gittiği Hawaii tatilinden hiç memnun kalmadı. Çünkü suyun altındayken babasıyla konuşamıyordu. Buna çözüm bulmak için tasarım yapmaya başlayan Richie, 267 dolar harcayarak prototip bir sualtı megafonu yaptı.
4.Farrah Gray
altı yaşındayken vücut losyonu satmaya başladı. 13 yaşında özel yemekler üzerine bir firma kurdu ve sadece 1 yıl sonra aldığı 1.5 milyon doların üzerindeki siparişlerle Farrah Gray 14 yaşında bir milyoner oldu. Gray aynı zamanda Wall Street’te ofisi olan en genç kişi ünvanını da elinde bulunduruyor.
5.Sarah Buckel
Sekizinci sınıf öğrencisi Sarah, okuldaki dolabının Disney Channel’da gördüğü çocuklarınki gibi renkli ve eğlenceli olmasını istiyordu. Ancak yıl sonunda dolaba yapıştıracağı tüm kağıtları sökme fikri hoşuna gitmiyordu. Tam bu sırada babası mıknatıslı kartvizitler üreten bir şirketin CEO’su oldu ve Sarah ihtiyacı olan esin kaynağına kavuştu. Mıknatıslı dolap kağıtlarını üreten Sarah, bir yılda 1 milyon dolar kazandı ve bu parayla babasının CEO olduğu şirketi de satın alıp, ürün yelpazesini genişletti.
6.Sean Belnick
bizchair.com’u 14 yaşında kurdu ve iş dünyasını alt üst etti. bir yılda 50 milyon dolardan fazla para kazandı.
7.Ashley Qualls
whateverlife.com internet sitesini 2004 yılında yayına açtığında 14 yaşındaydı. Sitesinde kendi yaş grubundaki kızlar için Myspace şablonları sunmaya başladı. 2007 yılında ayda 1 milyon ziyaretçi rakamına ulaşan Ashley’nin sitesi, o 17 yaşına girmeden milyoner olmasını sağladı.
Girişim yapmak için geç kaldığınızı da sakın düşünmeyin.
Buna en güzel örnek;
Oğullarını kaybeden Bay ve Bayan Stanford‘un yaptıkları girişim:
Bu muhteşem hikayeyi sizlerle paylaşmak isterim:
Harvard’da okurken oğullarını kaybetmiş yaşlı bir çifttir Stanford’lar. Kendi halinde, mütevazi görünümlü, dış görünüşten çok ideallerine bağlı insanlar. Oğullarına olan sevgilerini oğullarının çok sevdiği Harvard Üniversitesi’ne bir anıt veya bina yaparak ölümsüzleştirmek isterler. Bu fikirlerini gerçekleştirmek için rektörle konuşmaya karar verirler. Hikaye de işte böyle başlar:
‘Kaba saba, soluk, yıpranmış giysiler içindeki yaşlı çift, Boston treninden inip utangaç bir tavırla rektör’ün bürosundan içeri girer girmez, sekreter masasından fırlayarak önlerini keser… Öyle ya, bunlar gibi ne idüğü belirsiz taşralıların Harvard gibi üniversitede ne işleri olabilirdi?
Adam, yavaşça rektörü görmek istediklerini söyledi. İşte bu imkansızdı..Rektörün o gün onlara ayıracak saniyesi yoktu.. Yaşlı kadın, çekingen bir tavırla; “Bekleriz” diye mırıldandı…Nasıl olsa bir süre sonra sıkılıp gideceklerdi.. Sekreter sesini çıkarmadan masasına döndü.. Saatler geçti, yaşlı çift pes etmedi.. Sonunda sekreter,dayanamayarak yerinden kalktı. “Sadece birkaç dakika görüşseniz, yoksa gidecekleri yok” diyerek rektörü ikna etmeye çalıştı. Anlaşılan çare yoktu..Genç rektör, isteksiz bir biçimde kapıyı açtı. Sekreterin anlattığı tablo içini bulandırmıştı. Zaten taşralılardan, kaba saba köylülerden nefret ederdi. Onun gibi bir adamın ofisine gelmeye cesaret etmek, olacak şey miydi bu? Suratı asılmış, sinirleri gerilmişti.
Yaşlı kadın hemen söze başladı. Harvard’da okuyan oğullarını bir yıl önce bir kazada kaybetmişlerdi. Oğulları, burada öyle mutlu olmuştu ki, onun anısına okul sınırları içinde bir yere, bir anıt dikmek istiyorlardı. Rektör, bu dokunaklı öyküden duygulanmak yerine öfkelendi. “Madam” dedi, sert bir sesle, “Biz Harvard’da okuyan ve sonra ölen herkes için bir anıt dikecek olsak, burası mezarlığa döner…”
“Hayır, hayır” diyerek haykırdı yaşlı kadın.. “Anıt değil… Belki, Harvard’a bir bina yaptırabiliriz”. Rektör, yıpranmış giysilere nefret dolu bir nazar fırlatarak, “Bina mı?” diyerek tekrarladı, “Siz bir binanın kaça mal olduğunu biliyor musunuz? Sadece son yaptığımız bölüm yedi buçuk milyon dolardan fazlasına çıktı…” Tartışmayı noktaladığını düşünüyordu. Artık bu ihtiyar bunaklardan kurtulabilirdi.. Yaşlı kadın, sessizce kocasına döndü: “Üniversite inşaatına başlamak için gereken para bu muymuş? Peki, biz niçin kendi üniversitemizi kurmuyoruz, o halde?”
Rektör’ün yüzü karmakarışıktı.. Yaşlı adam başıyla onayladı. Bay ve bayan Leland Stanford dışarı çıktılar. Doğu California’ya, Palo Alto’ya gittiler. Ve Harvard’ın artık umursamadığı oğulları için onun adını ebediyyen yaşatacak Stanford Üniversitesi‘ni kurdular.
Projeniz/projeleriniz varsa beklemeyin! Yaşınız size engel olmasın, en önemlisi hiçbir zaman “ben kaç yaşındayım?” demeyin. İsterseniz 15 yaşında olun, isterseniz 20, isterseniz 70. Bir şeyler yapmak istiyorsanız ve girişimcilik ruhunuzun ön plana çıktığını düşünüyorsanız hiçbir engel sizi yıldırmasın.
Bu noktada ailelerin ve arkadaşların desteği motive edici önemli unsur olsa da, siz önce kendinize inanın. Farklılık yaratacağını düşündüğünüz projelerinizi hayata geçirebilir, isminizi duyurabilirsiniz. Unutmayın, bugün gündeme gelen genç girişimcileri özel kılan en temel özellik; kendilerine ve farklılık yaratacak projelerine güvenmeleri.
Comments
Çok iyiydi, ellerinize sağlık. Ülkemizde bu kültürün oluşmasına biraz daha var. Çünkü biz hala anne ve babalarımızdan “devlete sırtını daya, sigortan olsun yeter!” nasihatlerini duyuyoruz.
bir işe inanılıyorsa,sonuna kadar gitmek gerekir.
Güzel bir yazı olmuş Ceyda, eline sağlık 🙂
Çok teşekkür ederim, çok mutlu oldum 🙂
Harika bir yazı, elinize sağlık.
Leland Stanford bir demiryolu patronu ve aynı zamanda U.S. senatörüydü. Hikayede anlatıldığı gibi eski püskü kıyafetlerle gezdiğini düşünmüyorum. Eşiyle birlikte Charles Eliot’u ziyaret ettikleri doğrudur. Fakat bunu anıt yaptırmak için değil California’da Harvard gibi bir üniversite yaptırmanın maliyetini öğrenmek için yaptılar. Ayrıca aldıkları cevap 7.5 değil 15 milyon dolardır.
Bilgilendirmeniz ve yorumunuz için teşekkürler. Eski bir hikaye olduğu için kaynaktan kaynağa değişebiliyor. Benim bulduğum kaynaklarda böyle bir hikaye yazıyordu ancak yine de teşekkür ederim 🙂
Herkese merhaba. Bu kültürü yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. 2020 li yıllara kalmadan bu tür başarı hikayelerimizi göreceksiniz.
Ceyda merhaba,
Diğerleri gibi bu yazında harika olmuş.
Bende çok sıklıkla bu soruya maruz kalan biri olarak gururla paylaştım. İnsan her seferinde olmasa da bir süre sonra sıkılabiliyor. Güzel bir dille ve güzel örneklerle açıklamışssın.
teşekkür ederim,
Melek Duyum
Merhaba, çok teşekkür ederim. Ne yazık ki bir çok kişi bu sorunla karşılaşıyor. Beğenmenize çok mutlu oldum 🙂
Gerçekten ilham verici hayat hikayeleri. Paylaştığınız için teşekkürler.
Standford üniversitesinin kuruluşu hikayesi maalesef gerçekle alakasız. Üzgünüm bu tip şeyleri söyleyen hep ben oluyorum.
Leland Stanford, Jr. 15 yaşında öldü. Babası California valisiydi. Hardvard’da okuduğunu sadece burda okudum, çünkü yaşı üniversiteye gitmek için çok küçüktü. Hadi diyelim ki Harvard’a gitti, California valisini Harvard rektörünün azarlaması söz konusu olamaz.
Yazının geneli çok güzel, eline sağlık 🙂
Ancak Stanford’un kuruluş hikayesi gerçekçi değil, şehir efsanesi. Birçok kişi de bilmez aslında. Böyle olduğunu zanneder.
Doğru bilgi için: http://www.berkan.org/stanford-universitesinin-kurulusu.html
Merhaba Anıl, yorumun için çok teşekkür ederim.:) 1800’lü yıllara ait bir hikaye olduğu için birçok kaynakta farklı farklı yer alıyor. Konuyla ilgili birçok farklı kaynağın ortak noktası farklı alanlarda faaliyet göstermiş bir çiftin, sevdikleri bir şey uğruna yani oğulları için, ağır bir taşın altına ellerini sokmaları.
Yorumun için teşekkür ederim Berkan:) şehir efsanesi olarak değerlendirdiğin bu hikayenin; doğru bilgi için göstermiş olduğun kaynakla ortak noktasının aynı olduğunu düşünüyorum. Belirtmiş olduğun gibi Stanford Üniversitesinde yer alan kaynağa buradan ulaşabilirsiniz; http://www.stanford.edu/about/history/
Girişimcilik ruhu bambaşka bir şey günümüzde üniversite okumak ve devlete sırtını dayamak için aileleri tarafından eğitilmiş milyonlarca genç var. Ben internetle 12 yaşında tanıştım, sadece 4 kere Counter Strike oynadım, şuan 17 yaşıma girmek üzereyim ve arkamda 3 başarısız proje bıraktım. Diplomalar, notlar, memurluk sınavları; alın hepsi sizin olsun ben 12 yaşında programlama dili öğrenen bir çocuğun hayallerini o koyun sürüsünden çok daha iyi biliyorum. sanırım bu nedenle iki yıllık üniversite okumayı tercih edip, yeni web projem için geceli gündüzlü çalışıyorum. Bu sektörde işini çok iyi yapan bir adamla tanışmıştım yer aldığım ekipteki en deneyimlilerindendi; bize :”inanç varsa imkan vardır” demişti. Tek başına inancı bir kenara bırakın; inanç, deneyim ve azim üçlüsü varsa eğer imkansızlıklar dahi önünüzde diz çöküyor ve size sadece bir müddet durup dinlenmeniz için mola yaratmakla kalıyorlar. Ülkemiz girişimciliğin yeni merkezi olmalı, fikirler için üniversite diploması gereksiz, fakat iyi üniversiteler için projeler önemli.. Desteği hak edenlerin haklarını alması ve başarması dileği ile.. 🙂
Paylaşımın için çok teşekkür ederim Metehan. İşte gerçek bir girişimci ruhu..:) seninle tanışmayı çok isterim ve yardımcı olacağım herhangi bir konu olursa da lütfen iletişimde kalalım 🙂 Başarılarınızın devamını dilerim.
Ulkemizin buna cok ihtiyaci olacak, artik yazida bahsedildigi gibi dayatmalar yapilmasin heves hirs sonmesin, belki yapilan girisim-is veya her neyse yanlis dahi olsa engel olmayalim ki bu daha da hirsli olmayi getirir, kazanilacak tecrubeden bahsetmeme gerek yok sanirim. Kisaca yeter ki istesin diyelim. Impossible is Nothing mesajini da verelim. Tesekkurler
Güzel bir yazı,
Bazı arkadaşlar olayın gerçekliğini araştırıyorlar.kurgulama olsa dahi sizce ifade ettiği anlam gerçeklerden ne kadar uzak.!!!